Saturday, April 19, 2008

"...targ zal o mar, unth sagar kaln". Ses gittikçe yükseliyordu. Kızıl saçları dalgalanmaya, ardından tufana yakalanmış gibi dağılarak uçuşmaya başladı. Alnındaki sinyal alıp göndermeye yarayan implant bile kapının ardındaki gücün etkisiyle titremeye başladı. Bu ona öyle korkunç bir acı verdi ki bayılacak gibi oldu. Çığlık attı, ancak bunun bir anda etrafı kaplayan siyah boşlukta kimseye ulaştığından emin değildi. Gözleri kör eden bir parlaklığın ardından iki alev gibi yanan göz ona dikilmişti. Önündeki kara silüet dev kanatlarını açarak kükredi, kendinden geçtiğinde son hatırladığı etrafında daireler çizen belli belirsiz cisimlerdi, bir çift şiş, tepsiye benzer yuvarlak bir cisim ve şalvarlar sonbahar yaprakları gibi etrafta uçuşuyordu.

No comments: